Ercan Akın’ın ‘Umutsuz Bekleyiş’ isimli standı, şahsî yalnızlığı, yalnızlığın görünürlüğü ve toplumsal ömür içerisinde bir gözlemci olma durumuna işaret ederken, izolasyon, aidiyetsizlik, kısıtlı kaynaklar ve ruh sıhhati üzerine çarpıcı bir envanter ortaya koyuyor. Akın’ın yapıtları izleyiciyi, sanatın yaratım manasında sanatkara inançlı bir sığınak mı sunduğu, yoksa yalnızlığa mı mahkum ettiği üzerine düşünmeye davet ediyor.
Sergide yer alan yapıtlarda hayatımızın bir kısmında baktığımız bulutsuz gökyüzü, sevinçli bir mavi iken bir anda kasvetli bir gri tonu olarak karşımıza çıkıyor. Sanatkarın fotoğraflarındaki portreler, etrafındaki boşlukla birlikte izleyiciye fizikî olarak yalnız hissettiren bir pozisyonda var olurken, hayvan imgeleri ise bir nevi tecrit “sembolü” olarak dikkat çekiyor. Meyyit bir kırlangıç, fırtınalı havanın önünde eğilen bir ağaç yahut meyyit bir tavşan imgesi sanatkarın kendini arama serüvenini ortaya koymak için izleyiciye ışık tutuyor.
Ercan Akın, “Umutsuz Bekleyiş” isimli standında, ne geldiği yerden kopabilen, ne de olduğu yere bağlanabilen, bir tıp istekli sürgün olarak yorumlanabilecek ömür tecrübesini ele alıyor.
27 Eylül-5 Kasım 2022 tarihleri ortasında Bozlu Arka Project Mongeri Binası’nda izlenebilecek stant, bu manada izleyiciye sanatkarın varoluşun aksilikleriyle nasıl yüzleştiğini içeren öznel bir tecrübenin kapılarını ortalarken, yere has enstalasyonlardan, fotoğraf ve fotoğrafa uzanan çok boyutlu plastik bir lisan ve dramatik bir yer ortaya koyuyor.